Üzerimdeki gereksiz hüznü bu sayfaya aktarıp kurtulmalıyım. Neden oluyor bilmiyorum ama gereksiz .İç karartıcı bir pislik yalnızca. Nedeni az çok belli gibi ama o da az çok işte kesinlik yok.
Ne yapmak istediğimi bilmiyorum. Onun da ne yapmak istediğini bilmiyorum. Hep ben mi ilk adımı atmak zorundayım ona karşı? Son zamanlardaki gelenek hiç bozulmayacak mı? Yine bu blogdaki ilk yazılarımdan birini hatırladım. Ve onu hatırladım yine. Arkadaşımı.
Burayı okumuyordur, iddiaya girebilirim . Niye okusun ki zaten Türker arada bir arıyor işte bir de girip onun sitesine bakıp zaman mı kaybedecek.Hatta benim burada olduğumu bile bilmiyor belki de.
O kadar çok zaman harcadın ki benim için...En zor günlerinde bile beni unutmadın. Ama en korktuğum şey oldu şimdi. Uzaklaştıkça uzaklaştın.
Hep aynı Türker. Hep aynı geyik. Ne yapmak istediğini bilmeyen, tutarsız, baş belası Türker. Yine başladı saçmalamaya. Son zamanlarda abarttı zaten ne zaman başı sıkışsa geliyor. Dinle dinle nereye kadar? Sanki bu dünyada bir tek o yaşıyor. Hep kendi sorunlarını en büyük sanıyor. Sonra da can sıkıyor...
Keşke hayatımda yeni bir sayfa açılsa, yeni tanışmış olsak. Bu bıkkınlık yerini 'Bu da kim?' merakına bıraksa. Sana zarar vermekten korkuyorum son yolladığım yorumsuz kalan mektuptan sonra.
Bir de ekleyeyim: Bunun altına yorum yapmayalım lütfen. Bu özel biraz. Sadece 1 kişiye yazıldı. Ama cesaret eksikliğinden kişiye özel gönderilemedi. Sadece umutlu bir bekleyiş gelir de okur belki diye.